Son günlerde bütçe görüşmeleri gerekçe gösterilerek TBMM çatısı altında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığına ilişkin olarak bazı konuşmaların yapıldığına üzülerek de olsa tanık olmaktayız. 1959-1960 Zürih ve Londra Anlaşmaları ile kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaşaması için Türkiye-İngiltere ve Yunanistan arasında imzalanan ek protokollerle bu ülkeler garantör ülkeler olarak tanımlanmaktadır.
Uluslararası bu anlaşmalara karşın Rumlar kendilerinden saymadıkları Türkleri bu Cumhuriyet’ten dışladılar. Dışlamakla kalmayıp etnik temizlik uyguladılar. Yunanistan’daki Albaylar cuntasının yönlendirmesi ile Makarios’a karşı 15 Temmuz 1974 gününde darbe yapıldı. Darbe sonrasında Grivas’cı ve Makarios’çu diye ikiye ayrılan Rumlar kendi aralarında çatıştılar. Böyle bir ortamda Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki düzen ikinci kez bozuldu. Bozulan bu düzeni yeniden kurmak için garantör ülke olan Türkiye 20 Temmuz 1974 günü adaya müdahale etti. Bu müdahale sonrasında Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenlikleri sağlandı ve karşılıklı nüfus değişimi BM gözetiminde yapılarak iki bölgeli yapı oluşturuldu.
Böylece hem Türklere hem de Rumlara barış getirildi. Bununla da yetinilmeyerek iktidarda bulunan Albaylar cuntası devrildi ve Yunanistan’a demokrasinin gelmesi sağlandı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu hareketi ilerleyen yıllarda Rumlar ve Yunanlılar tarafından işgal olarak tanımlanmaktadır. TBMM çatısı altında görev yapmakta olan bazı milletvekillerinin benzer düşüncede olduklarını söylemeleri bizleri üzmüştür. Buna karşın bu Milletvekillerine gerekli yanıtı veren partilerin sözcülerine teşekkür ediyoruz. Bu bağlamda o milletvekillerine TBMM’de 1950’den itibaren ittifakla alınmış olan Kıbrıs (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) kararlarını okumalarını öneriyoruz.
Şu anda adada konuşlu bulunan Türk Silahlı Kuvvetlerinin işgalci olmadığını kaydetmek istiyoruz. Asıl işgalci olan 15 Temmuz darbesini gerçekleştirerek uluslararası anlaşmalar dışında savaş suçu işlemiş olan adada bulunan Yunan ordusudur. Kıbrıs adasının işgalden kurtarılması gerekiyorsa, öncelikle yasa dışı olarak adada konuşlu bulunan Yunan ordusu adadan çıkarılmalıdır. Kıbrıs Barış Harekâtının uluslararası alanda da yasallığı kabul edilmektedir. Her fırsatta insan hakları savunuculuğu yapanların Kıbrıs Türklerinin haklılığını kabul etmeleri gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.
Saygılarımızla,
...