Yarım asrı aşan süreden beri Kıbrıs uyuşmazlığı çözümsüzlüğünü koruyor. Kıbrıs üzerine pek çok hesapların yapıldığı biliniyor. Rumların, Kıbrıs Türklerini kendi boyundurukları altına alma istekleri sürüyor. Böyle olunca Kıbrıs uyuşmazlığı dünya gündemini işgal etmeye devam ediyor.
Kıbrıs Türklerine 1959-1960 Zürih ve Londra Antlaşmaları ile tanınan haklar, uluslar arası toplum tarafından da kabul edilmektedir. Buna karşın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü olan İngiltere ve Yunanistan yürürlükte olan bu antlaşmalara karşın, Rum Yönetiminin Avrupa Birliği’ne alınmasına onay vererek suç işlemişlerdir.
Adadaki uyuşmazlık bu gelişme sonrasında içinden çıkılmaz bir duruma gelmiştir. Son olarak iki yılı aşan süredir sürdürülen çözüm görüşmelerinde Rum isteksizliği kırılamadığından sonuç alınamamıştır.
Yarım asra yakın süredir yapılan görüşmelerde sonuca ulaşılamadığı için, çözüme katkısı olacağına inanarak çözüme bakış görüşlerimizi sizlerle özetle paylaşmak istiyoruz.
1. Adada bulunacak olan çözümün, iki egemen devletli ve eşit yapıda oluşmasını,
2. Adil ve kalıcı bir çözüm için toprak konusu öncelikle bir sonuca bağlanmalıdır. Bu yapılırken Vakıf ve Sultan mallarının varlığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu konu Kıbrıs Türkleri kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin de konusudur. Gerekiyorsa çözüm için AİHM’nde dava açılmalı,
3. Zürih ve Londra antlaşmaları ile garantör devlet olan Türkiye’nin Türk Silahlı Kuvvetleri garantör bir ülkenin gücü olarak adada bulunmalıdır. Bunun pazarlık konusu yapılması söz konusu olamaz.
4. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisine verdiği katkıların projeler bazında olmasında ve devletten devlete ilişkilerin kardeşlik çerçevesinde devam etmesi,
5. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması yönünde gerekli adımların atılmasına öncelik ve ivedilik verilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı da buna öncelik vermesini, (Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından alınmış olan bütün kararların uygulanması.)
6. Son günlerde Rum Yönetiminin hukuk tanımazlığı “Münhasır Ekonomik Bölge” antlaşmaları ile tırmandırılarak fiili durum yaratılmaya çalışılmaktadır. Konuya ilişkin olarak Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gerekli önlemleri almasını yaşamsal önemde görmekteyiz. İki ülke arasındaki denizin “Münhasır Ekonomik Bölge” ilan edilmesi, geldiğimiz noktada kaçınılmazdır.
Bunun finansal çözümü uzlaşmadan sonra ele alınmalıdır.
Vural TÜRKMEN Ahmet GÖKSAN
Genel Başkan Genel Başkan
K.T.M.D. Genel Merkez Yönetim Kurulu a. Kıbrıs Türk Kültür Derneği |
|
...