Kıbrıs’ta Kanlı Noel…

 
Hüseyin Laptalı
   

      Hüseyin Laptalı

1 Ocak 1964 günü Kıbrıs Türk halkı mevzilerinde sabahladığında katliamsız bir yılbaşı günü geçirmekte olduğunu sanıyordu. HalbukiKormacit (Koruçam) burnu ufuklarında Sadrazamköy'de, Rumlar tarafından sessizce inanılmaz bir cinayet işleniyor, vahşet yaşanıyordu. 
Burada çobanlık yapan Karşıyaka'lı yedi kişilik bir aile, toptan öldürülerek kuyuya atılmıştı.Neden sonra canlı canlı kuyuya kapatıldıkları tespit edilen aile, Baba Rahmi Hasan(59), Anne Ayşe Rahmi(42) ve çocukları Hasan(15), Zahide(12) Ahmet(7), Şerife(5), Mustafa(2)'den oluşuyordu. Ruhları şad olsun. 
Ne gariptir ki bu aile Girne'nin Karşıyaka (Vasilya) köyünde doğmuşlar büyümüşlerdi. Sadrazamköy'de tek başlarına idiler. Rum'dan sessizce gelen ölümün varlığını düşünmeden daha doğrusu düşünemeden, Rumlara çobanlık yaparak geçiniyorlardı. Rum adaletinin tek başına çaresiz halde rastladıkları insanları, aileleri öldürüp kuyulara atmakla eşdeğer olduğu, onların akıllarının kenarından geçmiyordu. Türk milletinin insan olma üstün karakteri, böyle bir düşünceye izin dahi vermiyordu. 1 Ocak 1964 günü başka tenhalarda 4 şehit daha vermiştik.    
Vasilya (Karşıyaka) köyü 18 Mart 1956'da, köyün erkekleri köy dışında çalışırken gündüz vakti sarhoş Rumların saldırısına uğramış, köy kadınları ve ihtiyarlar bir güzel dövülerek, hastanelik edilmişlerdi. Takriben 75 kişilik köyde 17 ağır yaralı vardı. Tedbir alarak korku içinde 1963 Kanlı Noel'e kadar yaşamlarını sürdürmüşlerdi. Kanlı Noel'den sonra onların korkuları da, Rumlarla karışık yaşayan her köyde olduğu gibi, dayanılmaz hal almıştı. 15 Ocak 1964 günü Lapta köyü ile birlikte soykırım korkusundan kaçarak, başka diyarlarda sığınmacı olmuşlardı. 
Fikirlerinde, en azından Tanrının adaleti onları koruyacak kollayacak, Rum insafa gelecek, ha bu gün ha yarın köylerine dönecekler, umutları buydu. Yanlarına hiçbir eşya, hiçbir şey alamadılar. 11 sene köylerine yerlerine dönemeyeceklerini o gün akıllarının kenarından dahi geçirememişlerdi.    
1 Ocak 1964 İsa'nın doğumunun bu mutlu gününde (!), Kıbrıs Türk'ünün dayanılmaz hali buydu. 21 Aralıktan beri sürüp gelen bu vahşete Kıbrıs Türk'ü "KANLI NOEL" demeyip de ne diyebilirdi ki. Rumlar 1963 “KANLI NOEL” haftasında 200 Türk’ü katletmişlerdi. 
Bu durum Kıbrıslı Türkler için “Soykırım Vadisinde” şehitler vere vere, şehitlikler kura kura devam edecekti. "Bir gün Türkiye gelip bizi kurtaracak!", umutları buydu. Bu umut 1974 Mutlu Barış Harekatına kadar Kıbrıs Türk’ünün ruh gibi yaşamlarının gıdası olacaktı.
Rumlar bazı ve bilhassa ANNAN PLANI devrelerindeki yeni yıl mesajlarında, “Güçlerimizi birleştirelim, mücadeleyi sürdürelim.”
“Türkiye ile Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırıp halkımızı ve vatanımızı yeniden birleştirelim.”  
"Doğrudan müzakereleri sona erdirmeyi aklımızdan bile geçirmiyoruz."  
"İşgale son vermesinin, ülkemizin ve halkımızın yeniden birleşmesini gündeme getirmesini diliyorum." 
"Taksim kimsenin işine gelmez. Kıbrıslı Rumların da, Kıbrıslı Türklerin de… Taksim herkes için felakettir. Bu zor ülküyü başarmak için ilk günden beri yaptığımız gibi sorunun çözüm ilkelerinde tutarlılıkla, kararlılıkla çabalamaya devam edeceğiz."
Sahtekar Rumlar, son günlerde müzakerelerden vazgeçmişlerdir. Onların derdi Türkiye Cumhuriyeti’nin zor anlarında olay çıkarmak, fırsat kollamak, KKTC’ye saldırmak ve Adayı Yunanistan’a bağlamaktır. 
Bu hedefleri 1800’lerin başındaki “Meğali İdea” yeminleri (Büyük Ebedi Umutları) ile bağlıdır. Dünya ters dönse dahi bu umutları değişmez. Onun içindir ki Türkiye’mize sahip çıkalım. 
Özetle yumuşak sözleri ile şunu demek istiyorlar;
"Gasp ederek uhdemde bulundurduğum "Kıbrıs Cumhuriyeti" tabelası altındagel yama ol. Seni Kıbrıs Türklerinin muhtarı yapayım. Türk askeri de Kıbrıs'tan gitsin. Ondan sonra ben sana yapacağımı bilirim." 
İnatla ve ısrarla Türk askerinin Ada'dan gitmesi isteminin altında yatan gerçek budur. Hedef, Ada'nın Türk varlığından temizlenmesi hedefidir. Garibim bir çoban ailesinin dahi tenhalarda katledilmesi, Rumların NOEL BABA’sının ne kadar acımasız olduğunun damgasıdır. 
Boş sevdaya kapılmayalım. Bu acımasızsaldırıyı anlamayanların aklından zoru vardır. Bunlar belli bedeller uğruna kendilerini pazarlayan bedhahlar yani Türk Toplumu için kötülük isteyen işbirlikçilerdir. Atina kim, dost kim!..
Hoşça kalınız. 
Hüseyin LAPTALI 
24 Aralık 2014 
erenkoysurungeni@ttmail.com

Sayfamızı Paylaşın:

Etiketler:

Sayfa Yorumları (0 )
  • ...

Yorum Ekleyin