Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Nedir Ne Değildir?

 
Hüseyin Laptalı
   

      Hüseyin Laptalı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) bir yuvadır, bir evdir. 

Yuvanın içinde Kıbrıs Türkleri yaşar diyemiyorum, barınır korunur demek daha gerçekçi olur. Halen KKTC, Vahşi Batı ambargoları altında yaşam mücadelesi vermektedir. 

Koskoca ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden KKTC ‘yi ziyaret ediyor. Annan Planında olduğu gibi çözümle gelecek büyük fırsatlardan bahsediyor, kandırmaya çalışıyor. Arkasından da tehdit ediyor. “Rumlarla ya anlaşırsınız, ya da biz anlaştırırız” diyor. ABD’nin derdi Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yataklarında söz sahibi olmaktır. Kıbrıs Türk’ü asimile olacakmış, soykırımdan geçirilecekmiş umurunda değil. 

Osmanlının zayıflaması ile birlikte Kıbrıs Türk’ü Yunan Meğali İdeasının (Büyük Ebedi Umutlarının) saldırısı altındadır. “Yunan Büyük Ebedi Umutlarının” 8.inci maddesi Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakıdır. 7.inci maddesi ise Batı Anadolu’nun Yunanistan’a ilhakıdır. Bu hayal Yüce Atatürk ve arkadaşları sayesinde İzmir’den denize döküldü, “geldikleri gibi gittiler.”

1821’de Yunanistan Osmanlı’dan bağımsızlık kapmak için Mora Yarımadası’nda isyan başlatmıştır. Burada bulunan 60 bin Türk, vahşetin dik alası ile katledilmiştir.  Öyle ki cesetleri gömecek Türk kalmadığı için naaşlar kedi, köpek, tilki, çakal gibi etoburların saldırısına uğramıştır. Salgın hastalıklar Mora yarımadasını sarmıştır.

Aynı tarihte de Kıbrıs’ta bütün Türk yerleşim bölgelerine “En iyi Türk ölü Türk’tür,” sloganı ile saldırmışlardır. Kıbrıs Valisi Küçük Mehmet 4 tane papazı asarak isyanı bastırmıştır. Gel gelelim “Kıbrıs’ta katliam var,” diyerek Vahşi Batı ayağa kalkmıştır. Mora yarımadasındaki soykırımdan “sözde medeni batılılar” hiç söz etmemiştir.    

Yunanistan’ın başka yerlerinde tek tük de olsa Türkler yaşıyorsa, vahşetin saldığı korkular sayesinde bu gün dahi Mora Yarımadasında ilaç için bir Türk yoktur.

Lozan Antlaşması sırasında koruyucu özel maddeler ile Yunanistan’a terk edilen Batı Trakya’da 750 bin Türk yaşamakta idi. Bu gün Batı Trakya’da yaşayan Türklerin sayısı 120 bin kadardır. Ne oldu onlara? Hiç evlenmediler mi?

Kıbrıs’ta 50 seneye yakındır (1967-2014) barış görüşmeleri devam ediyor. Türk tarafı görüşmelerden netice alınmasını samimiyetle istemektedir. Ancak onlar; 

Türkleri, Türk tarafını eritecek, asimile edecek bir anlaşmadan başka bir şey kabul edemezler çünkü, 200 senelik “Meğali İdea” yeminleri buna manidir.

Geçmişimizi bilmeden geleceğimizi inşa edemeyiz. 

Şu sırada Kıbrıs’ta Vahşi Batı’nın bilhassa ABD’nin zoru, AKP iktidarının mutlak desteği (Devlet Bakanı Beşir Atalay, “Türkiye Kıbrıs sorununu çözmeye hazırdır” dedi.) ile görüşmeler devam etmektedir.

Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun bu görüşmelere kerhen devam ettiğini tereddütsüz söyleyebilirim. Rum ebedi umutlarının ne olduğunu elbette benden iyi bilmektedir. Politik efendiliğini sürdürmek zorundadır. Ancak;

“Kıbrıs Türk’üne Dünya’nın gözü önünde adaletsizlik uygulanmaktadır,” diyerek bu savımızı desteklemektedir. Bu psikolojik etki altında Sayın Cumhurbaşkanımızın pabucunu çıkarıp masaya vurma zamanı gelmiştir.

Zamanında Sovyetler Birliği Komünist Partisi birinci sekreteri NikitaKruşçev, Birleşmiş Milletler görüşmeleri sırasında pabucunu çıkarıp masaya vurması ile ABD’nin Küba’yı işgalini önlemişti.

Rumlarla olan görüşmelerde biran evvel pabuç masaya vurulmalı “Ben Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetiyim” denmelidir. 

KKTC Kıbrıs Türk’ünün 200 senelik ölüm kalım mücadelesinden sonra başını sokacağı evidir.

KKTC bir devlettir. Güney Kıbrıs Rum yönetimi ile eşit şartlarda görüşür. Hiçbir baskı kabul etmez. Sahip çıkmak her Kıbrıs Türk’ünün görevidir. Muhtaç olduğu kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. 

Hoşça kalınız. 

 4 Haziran 2014 

 

Sayfamızı Paylaşın:

Etiketler:

Sayfa Yorumları (0 )
  • ...

Yorum Ekleyin