Kıbrıs Türk’ünün Dramı, Batı Trakya İle Çok Benzerdir
2011
0 yorum
Aziz dost Atakan Mert; Dr. Özkan Hüseyin ve arkadaşlarının 29 Kasım 1989’da Gümülcine’de Bağımsız Milletvekili Dr. Sadık Ahmet davasını izlemek için Almanya’dan Batı Trakya’ya haliyle Selanik’e yaptıkları yolculuğun hikayesini okudum. Olay beni hiç şaşırtmadı. 1974 Kıbrıs Barış Harekatına kadar her Kıbrıs Türk’ünün yaşamı da, eşdeğer anılarla doludur. Anılar bir tarafa, ölümler, bir yerlerde, yollarda kaybolanlar ve onlardan bir daha haber alınamayanların kabaran listeleri ile doludur. Diyorsun ki; Batı Trakya ile Kıbrıslı Türkler arasında bu acıları anlatmak, anlamak için işbirliği var mı? Çok derin bir işbirliği değil de müşterek çalışmalar vardır. Diyorsun ki; “Batı emperyalizmi (Ben buna “Vahşi Batı” diyorum.) Kıbrıs’ta Türklerle Rumları birleştirmek istiyor. Kıbrıslı Türkler, Batı Trakya’da, Türklere yapılan bu insanlık dışı davranışları Batıllara örnek gösterip kendi toprakları üzerinde ve Türkiye’nin korumasında özgür, egemen yaşamak istediklerini savunmuyorlar mı?” Savunmaz olurlar mı? Hem de nasıl!... Ancak anlayan, dikkate alan kim? Batı medeniyeti deyince üzerinde çok çok iyi düşünmek gerekir. Batının medeniyeti kendine özgüdür ve sadece kendi ülkesi içinde vardır. Kendi hudutları dışında emperyaldir, saldırgandır, sadece ve sadece kendi menfaatine çalışır. Kısaca karşımızda sadece saldıran bir batı, “Vahşi Batı” vardır. Bu olguyu kafamıza değişmez bir kural olarak iyice yerleştirmemiz gerek. Yüce Atatürk’ün bunun içindir ki Türk milletine vasiyeti; “medeni milletler seviyesine çıkmak,” şeklindedir. Bu söz AB’ye girmek, “Vahşi Batıya” teslim olmak demek değildir. 1960’lı yılların başında İTÜ’de Batı Trakyalı sınıf arkadaşlarım vardı. O zamanlar Batı Trakya Türk nüfusunun 120 bin kişi olduğundan bahsederlerdi. Bu gün Batı Trakya Türklerinin nüfusu yine 120 bindir. Şimdi sual şu? 61 senede bu insanlar hiç mi çoğalmadı. Bu gün İstanbul, Bursa vs. yerler hal ve vakitleri hiç de iyi olmayan Batı Trakyalılar ile doludur. Ve yakın zamana kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Batı Trakya’daki nüfus boşalmasını önlemek için onlara ikamet dahi vermezdi. Yunanistan ise, bir defa ülkeyi terk eden Türk’e bir daha geri dönme izni vermezdi. Esasında Batı Trakya’nın dramı İstiklal Savaşı neticesi Lozan Anlaşması gereğince dışta kalmış tüm Türklerin dramı ile eşdeğerdir. 1923 Lozan’ında, Kıbrıs Türk’ünün kaderi Batı Trakya ile ayni çizilmiştir. Oluşan şartlar KKTC’yi yaratmıştır. Ancak; Batı Trakyalıların şansızlığı, ırkcı Yunan Devlet toprakları içinde kalmış olmalarıdır. Lozan anlaşması yapıldığı zaman Batı Trakya’daki Türk nüfusu 750 bin kişiydi. Ne oldu bu insanlara? İşte Vahşi Batının insanlık anlayışı budur. Vahşi Batı’nın doğuya doğru saldırısı tarih boyunca hiç bitmemiştir, bitmeyecektir de. Onun içindir ki, “Avrupa Birliğine gireceğiz, cennete gideceğiz,” hayallerinden vazgeçelim. Türk Dünyasının çöküşü, eriyişi, bitişi AB’ye girişle başlayacaktır. Olay, bazılarımızın gaflet ve dalalet (sapınç, sapkınlık) içinde olmaları ile başlamıştır bile. Vahşi Batı’nın hedefi dünya üzerinde İsevi, Evangelist bir hegemonya yaratmaktır. Tarihin derinliklerinden başlayarak şimdililerde Ortadoğu’yu kaynayan kazan yapmakla ilerlemektedirler. Kıbrıs’ta dini imanı, dili ve sosyal yaşamı birbirine zıt iki toplumu illaki birleştirmek istemelerinin sebebi budur. Bu yüzdendir ki, Ortadoğu’daki haçlı saldırıları sürüp gitmektedir. Onlara Batı Trakya’nın Dramını anlatsan ne, anlatmasan ne!.. Anlarlar, anlarlar da, anlamak istemezler, çünkü büyük projeleri vardır. Ortadoğu kavgaların sebebi budur. Hoşça kalınız. 28 Eylül 2011 erenkoysurungeni@hotmail.com ?
...