Sayın Rauf. R. Denktaş

 
Hüseyin Laptalı
   

      Hüseyin Laptalı

27 Ocak 1924 doğum günü, 1942 yılında 18 yaşında; Dr. Küçük’ün yayınlamaya başladığı Halkın Sesi gazetesinde, Kıbrıs Türk’ünün haklarını koparmaya yönelik ilk inançları çıkmaya başlıyor. “5 Eylül 1942” *** Ayıptır günahtır ey Türk erleri, Toplanın bir yere hep birleşelim, Şaşırdık yolları kaldık geride, Veriniz ele ele öne geçelim, Maziye bakarak hep toplanalım, Topluluk doğursun yeni bir vatan… *** Dağınıklıktan bir toplum yaratıyorlar… 1948 tarihinde Dr. Küçük, büyük bir mitingle Rumların ENOSİS çığlıklarına karşı cevap vermek istiyordu. “Halkı toplayamayız zararlı çıkarız” diyenler çoğunluktu. Dr. Küçük ve Denktaş aynı fikirde değillerdi. “Yükselen ENOSİS sesleri karşısında biz sessiz ve hareketsiz kalamayız. Kalırsak kaybederiz,” diyorlardı. Dr. Küçük’e en büyük destek ona mutlak inanan Denktaş’tan geldi. Denktaş köy ve kasabaları gezerek halkı mitinge hazırladı. 27 Kasım 1948 günü Lefkoşa Ayasofya meydanında o zamanların görülmemiş en büyük kalabalığı toplandı. Dr. Küçük’ün konuşmasından sonra Doktor’un, “Denktaş sen de konuş” demesiyle artık Kıbrıs Türklerinin lideri doğuyordu. Hazırlıksız olarak Denktaş yaptığı konuşmada müthiş alkış topladı. Artık Kıbrıs Türklerinin, Rum’a, “Vahşi Batı’ya ve de zamana karşı direnecek olan dev lideri bu mitingde kalplere yerleşiyordu. 1950 başlarında iktidara gelen DP Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü “Bizim Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur,” derken; Dr. Küçük, Denktaş’ın zamana karşı liderlik direnişleri sayesinde Kıbrıs Davamız “Ankara hükümetlerine reddedilemez büyük dava olarak kabul ettirildi.” Liderler, Rumlar arasında Ada sathına serpilmiş Kıbrıs Türk Cemaatini, Türk Toplumu olarak Türkiye’ye ve dünya’ya kabul ettirecek, 11 sene soykırım çığlıkları altında ölüm kalım savaşı vererek 1974 Mutlu Barış Harekatı ile mutlu sona ulaştıracaktı. 1975 Kıbrıs Türk Federe Devleti derken, 1983 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti… Onun damarlarında kan yerine “Kıbrıs” dolaşıyordu. O gün Antalya’ya geldiğinde VIP salonunda Ekabir ile dinlendirici çay içerken, büyük bir sessizlik oldu. Sessizliği yine Denktaş’ın güler yüzü ve şakacı sesi bozdu. “Bize ‘Kıbrıs’ demeyince, konuşamayız.” 12 Temmuz 2011 Salı günü kendisini TSK Rehabilitasyon Merkezi hasta yatağında ziyaret ettiğimde, “Biz Erenköy’e dans etmek için gitmemiştik,” diyerek, ruhu Kıbrıs dolu esprisinden vazgeçmemişti. Liderimi hasta yatağında görünce çok bozuldum. Nutkum tutulur oldu. Fakat onun morali benimki ile mukayese edilemeyecek kadar yüksekti. O, esprileri ile Kıbrıs için, Kıbrıs için diyorum, zamana direniyor ve bir gün önce gazetecilere; "Hz. Azrail'de o günlerde buralarda dolanmış, ancak bizi çok ağır görmüş ki bu kadar yolu tek başına taşıyamayacağını anlayınca bundan vazgeçti," diyordu. Nereden nereye!.. Bir ömür Kıbrıs!... Büyük geçmiş olsun der, çok çok uzun ömürler dilerim.

Sayfamızı Paylaşın:

Etiketler:

Sayfa Yorumları (0 )
  • ...

Yorum Ekleyin