İhaneti Gördüm, Casus Belli, Seçimlerde Susturmalıyız !..
2011
0 yorum
1. Annan Planı İhaneti… İktidara gelir gelmez ilk işleri ve ilk söylemleri, “Çözümsüzlük çözüm değildir.” Oldu. Anlamını hiç çözememiştim. Sonunda açıklık getirdiler. Vahşi Batı barış için bir adım atarsa onlar iki adım önde gideceklerdi. Yani taviz üstüne taviz verip 183 senelik Kıbrıs Türkü’nün varlık mücadelesini sıfırlatacaklardı. Annan Planı; -1960 Garanti ve ittifak anlaşmalarını hukuken işlemez hale getiriyor, Türkiye’nin Kıbrıs’taki askeri varlığını sona erdiriyor, -Bu günkü Kuzey Kıbrıs topraklarının %90’ı Rum’a peşkeş çekiliyor, -Kuzey Kıbrıs’a Türk nüfus kadar Rum nüfus yerleştiriliyor, -Kuzey’e yerleştirilen Rumlara siyasal haklar tanınarak, Kuzey Kıbrıs’ta seçim yolu ile iktidarı ele geçirme olanağı sağlanıyordu. Çok değil 5 sene içinde Ada’da Kıbrıs Türk egemenliği diye bir şey kalmayacaktı. Annan Planına “Evet” denmesi “Hapı yutmakla eşdeğerdi. Casus belli idi. Vahşi Batı’nın rüşvetleri, vaatleri, bir avuç Türk halkını şaşkına çevirdi. Üstelik Ankara iktidarı da aynı şarkıyı söylüyordu. “Avrupa Birliğine girilecek, cennete gidecekti.” Casus tehdit de ediyordu. “Evet, demezseniz ne haliniz varsa görün.” Neticede Türkler %65 “Evet” dediler, Rumlar ise %76 “Hayır” çektiler. Onlar erdi muradına, bize de don biçtiler. “Türkler egemenliklerinden vazgeçti.” 2. Suriye Irak sınırındaki mayınların temizlenmesi; Türkiye, anlaşma gereği 2012'ye kadar sınırındaki mayınları temizleme zorunda… Bu konuda dört görüş çarpıştı durdu. En çok ses getiren ve belli casus tarafından savunulan husus, mayınları İsrail’in temizlemesi ve bu toprakları 44 yıllığına ekip biçmesi, malı gibi kullanması… Yani İsrail’den Kuzey Irak’a yol uzanmalıydı. Çok ağır itirazlar yeri göğü inletti. -Mayınları ilk döşeyen komutan, "Elalem bize güler, TSK kendi döşediği mayını geri toplamaktan aciz mi,” dedi. -Deniz Baykal öfkelendi. “Bir şirkete verelim, ama neden toprakları kiralıyoruz, dünyada örneği yok böyle bir şeyin,” diye ünledi. Vatandaşlar; -Bırakınız öyle kalsın… Kaçakçılıkla mücadele zorlaşır. Adını kahpe tuzak koyalım, dediler. Sonunda iş, İsrail oğullarına verilemedi. Şimdi de sınırlarımızda sıfır gerilim isteyen çok akıllı birileri; “Türkiye’nin sınırlarının hiç biri doğal değil. Hemen hemen tümü yapay… Elbette ulus devletler olarak onlara saygı göstermeliyiz ancak aynı zamanda doğal devamlılıkların olduğunu da anlamalıyız,” diyorlar. Sınırlarımızı tartışmaya açıyorlar. ABD Lozan antlaşmasını imzalamadı, sınırlarımızı tanımıyor. Dağdaki PKK “sınırlar suni” diyor. Ovadaki PKK, pardon BDP, ovada bağımsızlık istiyor. Bölücübaşı İmranlı’dan “15 Haziranda görüşürüz,” diye tehdit ediyor. Davul zurna hepsi aynı havayı çalıyor, köçekçe iyi oynanıyor. Casus belli… Kaldırmak gerek, yırtmak gerek bu örtüyü… Ama nasıl ve ne ile? 12 Haziranda vereceğiniz oylarla… Ey Türk milleti, sen “Önce Vatan” deyince her şeye kadirsin, sürprizlerle dolusun… Hoşça kalınız. 10.6.2011
...