Kıbrıs’taki müzakerelerde görüşmelerin her iki devlet başkanı arasında yapılırken GKRY Başkanı Anastasiadis’in aniden fevri bir hareketle kapıyı çarpıp gitmesi, karşı tarafa büyük bir saygısızlık olmuştur. Bundan dolayı Anastasiadis Kıbrıs Türk Devleti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dan özür dilemelidir. Aksi taktirde Sayın Akıncı’nın müzakerelere devam etmesi düşünülmemelidir Müzakereler yapılacaksa KKTC’nin Bakanlar Kurulundan Başbakan Yardımcısı ile Dışişleri Bakanın da görüşmelere katılması uygun olacaktır.
Kıbrıs’ın Başkentinde her iki tarafın yapılacak müzakerelerde anlaşma sağlandığı taktirde, garantör devletler olan Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın belirlenecek bir yerde veya ülkede tekrar görüşülerek en son karar alındıktan sonra, anlaşıldığı taktirde Kıbrıs’ın her iki halkı tarafından da onaylanmak suretiyle Kıbrıs sorununa bir çözüm sağlanmış olacaktır.
Aksi taktirde eskiden olduğu gibi Kıbrıs Rumları Enosis Plebisitinden vazgeçmedikçe, bu durumun okullarda da devamı halinde Kıbrıslı Türklerinde ilhak için direnecekleri açıktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti ile Güney Kıbrıs Rum Devleti’nin yollarına ayrı ayrı devam edecekleri beklenmektedir. Kıbrıs’ta iki ayrı devletin ve cumhuriyetin kökleşmesi, iki ayrı kesimin kuzeyde Türklerin, güneyde Rumların ayrı ayrı yaşamlarını sürdürmeleri kaçınılmazdır.
KIBRIS TÜRK’TÜR TÜRK KALACAKTIR bu her zaman böyle bilinmeli, Kıbrıs Rumlar’ı bu sözcükleri adeta ezberlemelidir. Rumların Enosis’e karşı Kıbrıs Türk Halkının da hedefi Türkiye’ye ilhak olacaktır. Kıbrıs Rum halkı Enosis’te ısrarlı oldukları taktirde bunu kafalarına iyice yerleştirmelidirler.
Müzakerelerde her iki tarafın anlaşması önceleri de bilindiği gibi, eşitlik egemenlik, garantörlük, iki kesimlilik, güvenlik güçlerinin mevcudiyetleri ve yeşil hat sınırlarının garanti edilmesi, Rauf Raif Denktaş ile Klerides’in anlaştıkları gibi nüfus değişiminin yapılmış olduğu şeklinde devamının sağlanmasına bağlı olmalıdır.
Nüfus mübadelesinin hiçbir şekilde güneyden kuzeye Kıbrıs Türk Kesimine aktarılması kabul edilmemelidir. Ayrıca Rumlar’a ortalarda dolaştığı şekilde, Adanın doğusunda veya batı kesiminde yerleşim hakkı tanınmamalıdır. Savaşlarla galip gelen devletlerin, mağlup olanlara karşı yerleşim hakkı tanındığı görülmemiştir. Kıbrıs Türk halkı güneyde bırakmış olduğu Baf, Limasol ve Larnaka kentleri için herhangi bir öneride bulunduğu, şimdiye değin dile getirilmemiştir.
Kıbrıs’ta Vakıf İdaresi’nin Kıbrıs Türkleri için vakfedilen vakıf mallarının da üzerinde önemle durulmalı ve açıkça dile getirilerek vakıf mallarının Kıbrıs Türklerine iadesi için gerekli çalışmalara öncelikle başlanmalı ve üzerinde ısrarla durulmalıdır.
Yeşilırmak ile çok yakın bir mesafede olan Erenköy’ün de Türk mücahitlerle birlikte Türkiye’den giden Kıbrıslı üniversite öğrencilerinin kahramanca Rum güçlerine karşı savaştığı ve başarılı olduğu Erenköy çarpışmaları dile getirilerek, Yeşilırmak’la birleştirilmesi için gerekli çalışmalara ve müzakerelere başlayarak üzerinde ısrarla durulmalıdır.
Rum tarafının halen Kıbrıs Türk halkını azınlık olarak görmesi ve ısrarı karşısında, Makarios tarafından Kıbrıs Türk halkının şimdiki nüfusundan çok daha fazlasının yabancı ülkelere zorunlu olarak göç edilmesinin de , üzerinde durularak şimdiki Kıbrıs Türk kesiminden daha fazla olan Kıbrıs Türk göçmelerinin de memlekete tekrar dönmeleri için gerekli çalışmalara biran önce başlanmalı ve hızlandırılmalıdır. Böylece adada nüfus oranı hiç değilse Kıbrıs Türkleri ile Rumları arasında başa baş yüzde elli oranında bir nüfus oranı da sağlanmış olacaktır.
Kıbrıs Türk halkı ile Kıbrıs Rum halkı arasında anlaşma olur veya olmaz, ancak her iki taraf kendi kesiminde iki yarı devlet ve cumhuriyet olarak yaşamlarını sürdürmeye devam ederler.
Hasan İKİZER
hasan_ikizer@hotmail.com
...