Kıbrıs’ta 16 Ağustos 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, garantör devletler olan Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın garantörlüğünde Kıbrıs Türk halkı ile Kıbrıs Rum halkının anlaşması sonucunda iki kurucu halk olarak Kıbrıs Cumhuriyeti Devletini meydana getirmiştir. Ancak çok kısa bir zamanda 1963’lere gelindiğinde Rumların adadaki Türklere karşı girişmiş oldukları soykırım sonucunda ne yazık ki Cumhuriyetin ömrü çok kısa olmuştur.
Kanlı Noel olayları olarak da bilinen 21 Aralık 1963’den sonra Rumların Türklere karşı saldırıları adanın her tarafına yayılmış, ada yeşil hatla ikiye ayrılarak kuzeyde Türkler, güneyde Rumlar olarak ikiye bölünmüş ve yeşil hat olarak bilinen hudut iki kesimi ayıran yer olarak kabul edilmiştir. Bundan sonrada iki halkın bir arada yaşaması artık imkânsız hale gelmiştir.
Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs Cumhuriyeti’nden dışlandıktan sonra ise bu tarihten itibaren kendi yönetimlerini kurarak önceleri genel komite, Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi, Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi, Kıbrıs Türk Federe Devleti ve en sonunda seçimle 15 Kasım 1983’te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletini kurarak, anayasasını yürürlüğe koyarak, yasama, yürütme ve yargı erklerini işleterek yeni bir devlet olmanın gereklerini yerine getirmiştir.
Ada da emniyet ve güvenliğin sağlanması konusunda yapılan antlaşmalarla her iki garantör devletin belirli oranda askeri güçleri adaya getirilip konuşlandırılmıştır. İngiltere’nin adanın Limasol ve Larnaka kentlerinde önceden mevcut askeri üslerinde beşbinden fazla askeri güçlerinin olduğu bilinmektedir.
Kıbrıs’ta yapılan iki halkın üst yöneticilerinin görüşmelerinde rahmetli Denktaş’la Rum tarafından Kleridis’in yaptıkları görüşmelerle kuzeydeki Rumların güneye, güneydeki Türklerin de kuzeye geçmeleri sağlanmış ve nüfus mübadelesi böylece gerçekleştirilmiştir.
Şimdilerde Kıbrıs’ta yapılmakta olan müzakerelerde uzun zamandır görüşülmekte olan konularda belli konular görüşülerek bir anlaşmaya varıldığı ifade edilmekte ise de, önemli konularla ilgili tartışma ve müzakereler konusunda her iki tarafın bazı konular hakkında henüz bir mutabakat sağlayamadığı söylenmektedir.
Rumlar ve Türklerin üst yöneticilerinin yapmış oldukları müzakerelerin bir kısmında anlaşamadıkları, görüşmelerin bu yıl içinde 2016 sonuna kadar bir soruca varamayacakları anlaşılmaktadır. Her ne kadar kalabalık bir müzakereci topluluğu ile yapılmakta olan bir kısım konuların anlaşmaya varıldığı söylenmekte ise de önemli konular ileriye atılmakta ve bu yıl sonuna kadar müzakerelerin sonuçlanabileceğinden pek fazla ümit beklenmemektedir.
Türk tarafından iki parti genel başkanlarının ortaklaşa kurmuş oldukları koalisyon hükümeti ile müzakerelerin bilgi akışında önemli konularda bilgilendirilmedikleri veya yetersiz bilgi verildiği ifade edilmektedir. Kıbrıs Türk halkının çoğunluğunu kapsayan hükümetle, müzakerecilerin her zaman sıkı ilişki içinde ve bilgi alışverişinde işbirliği halinde olmaları gereği açıktır.
Bunun çözümü ise kurulan hükümette Bakanlar Kurulunda görevli Başbakan Yardımcısı veya Dışişleri Bakanının, yabancı dile hakimiyeti olan birinin müzakereci heyeti içinde görevlendirilmesinden geçmektedir.
Yapılan müzakerelerde Kıbrıs Türk halkının vazgeçemeyeceği veya ödün veremeyeceği konular özellikle dile getirilmelidir. Eşitlik, egemenlik, garantörlük, Güvenlik kuvvetlerinin mevcudiyeti, ayrıca Güzelyurt ile görüşme ve müzakerelerde geri adım atmamak konusunda müzakerecilerin büyük direnç göstermekleri gereğine inanıyor, başarılarının devamını bekliyoruz. Müzakerelerde federal veya konfederal birleşik bir Kıbrıs Devleti üzerinde anlaşma olur veya olmaz, KKTC DEVLETİ DEVAM EDER GİDER.
Hasan İKİZER
hasan_ikizer@hotmail.com
30 Eylül 2016
...