Çağdışı Kalmış Bir Ülkü Megali İdea

 
Ali Fikret Atun
   

      Ali Fikret Atun

Osmanlı İmparatorluğu, bugün Yunanistan olarak anılan toprakların fethine 1491 de başlamış ve 1503 de Balkan Yarımadası’nın güney ucundaki toprakların fethi tamamlanarak Mora Yarımadası Rumeli Beylerbeyliği’ne bağlanırken; Ege Adaları Kaptan-ı Derya’nın sorumluluğuna verilmişti.
Üç yüz yirmi yedi yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun hükümranlığı altında kalan Yunanlılar, Çarlık Rusya’nın yardımları ile 1814 de, Odessa’da kurdukları Filiki Ederiya’nın öncülüğünde Çarlık Rusya, İngiltere ve Fransa’nın desteğinde, 1821 de, Mora’da Osmanlı idaresine karşı silahlı isyana başlamışlardı.
Kadim Yunan’ın ve Bizans’ın varisi olduklarını iddia eden Yunanlılar, Megali İdea’yı(1) milli bir ülkü olarak kabul ederek onun,aşağıda öngördüğü hedefleri ele geçirip Büyük Yunanistan’ı kurmak üzere mücadeleye başlamışlardı. 
Megali İdea’nın temel hedefleri şunlardı:
1)Bizans İmparatorluğu ile Rum Pontus Devleti’nin yerine, İki kıtada (Avrupa, Asya ), beş denize açılan (Akdeniz, Adriyatik Denizi, İonien Denizi, Marmara Denizi, Karadeniz ) Büyük Helen İmparatorluğu’nu kurmak ve İstanbul’u, İmparatorluğun merkezi yapmak.
2) Yunanistan Epir’i, Makedonya’nın tamamını ve Güney Bulgaristan’ı bu imparatorluğun parçası saymaktadır.
3)Anadolu’nun batısını ve Ege Denizi’ndeki bütün adaları ele geçirmek; Ege Denizi’ni bir Yunan gölü haline getirmek.
4)Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etmek. ( ENOSİS )
5)Batı Trakya Türkleri’ni yok etmek.
6)Gizli hedefleri arasında:
 
 a.Ege Denizi üzerindeki hava sahasının tamamına hakim olmak.
b.Türkiye’yi Avrupa’dan siyasi, ekonomik, askeri yönden tecrit etmek.
 
Gayeleri, Yunan Krallığı’nı kurmak; Osmanlı İmparatorluğu zararına adım adım genişlemek; Ege denizini yutmak; sonunda İstanbul’u da alarak Bizans İmparatorluğu’nu ilan etmekti. Bu çarpık tarih görüşünü ve sakat siyasal mantığı kafasına yerleştirdikten sonra Yunanlı artık Megali İdea diyecek, başka bir şey demeyecek ve bu yolda yürümeyi kutsal görev bilecekti. Fanatik, gerici ve Ortaçağ kafalı Rum Ortodoks Kilisesi de, başından itibaren Megali İdea’nın bayraktarlığını yapacaktı. (Bilal N. Şimşir; Ege Sorunu, Cilt I;  S: XXXVII)
 
1821 de başlayan Yunan ayaklanması 1829 kadar devam etmiş ve bu yüzden 1828 de Çarlık Rusya ile harbe giren Osmanlı Devleti yenik düşmüş; 14 Eylül 1829 da imzalanan Edirne Barış Antlaşması ile Yunan Devleti’nin kurulmasını kabul etmiştir.
Bu antlaşmanın hemen ardından 1830 da imzalanan Londra Protokolü hükümleri çerçevesinde Mora ve Atik yarımadaları ile Eğriboz ve Siklat Adaları üzerinde, kurucuları ve koruyucuları Çarlık Rusya, İngiltere, Fransa’nın uydusu olarak, küçük ve güçsüz bir Yunanistan kurulmuştur.  
 
Harita, “ Dr. Şükrü Torun;1956; Türkiye, İngiltere ve Yunanistan
Arasında Kıbrıs’ın Politik Durumu” adlı kitabından alınmıştır
 
Yunanlılar’ın mitolojiden kaynaklanan inançları, hayaller âleminde dolaşma alışkanlıkları vardır. Aşırı ölçüde şövenist bir ruha sahip olmaları onları zaman içerisinde adeta Megali İdea’nın esiri yapmış ve bu nedenle, dönemin Büyük Devletleri’nin – Çarlık Rusya, İngiltere, Fransa – desteğine güvenerek kendilerini dev aynasında görmeye başlamışlardır.
Tarih sahnesine egemen bir devlet olarak çıktığı günden itibaren elde ettiği siyasi haklarla yetinmeyen Yunanistan, Büyük Helen İmparatorluğu’nu kurmak için mücadelesine hız vermiş; antlaşmalarla elde ettiği hakları geçici bir durum olarak kabul ederek, Helen yayılmacılığını esas alan, tek boyutlu Megali İdea politikasını izlemeye başlamıştır. Osmanlı’nın topraklarını, “erzak ambarına girmiş aç gözlü fare gibi” (2 ) kemirmeye ve adım, adım Büyük Helen İmparatorluğu’nu gerçekleştirmeye başlamıştır.
 Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıf düştüğü zamanlarında, Yunanistan ondan toprak alarak  sınırlarını sürekli genişletmiş ve topraklarının yüzölçümünü, 117senede (1830-1947), 47516 km. kareden; 132562 km. kareye çıkarmıştır.(3) O günün dünya devletleri, Yunanistan’nın, Osmanlı İmparatorluğu’nun aleyhine olacak şekilde topraklarını genişletmesine göz yummuş, hatta, zamanın büyük devletleri - Çarlık Rusya (Daha sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği), İngiltere, Fransa- Yunanistan’nın yayılmacılığını desteklemişlerdir. Bugün hâlâ, Batılı büyük devletler (Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Rusya, İngiltere, Fransa) Megali İdea peşinde koşan Yunanistan’nın yayılmacı politikasına örtülü olarak destek vermektedirler.
Çok iyi bilinmektedir ki, Yunanistan küçük ve güçsüz bir ülkedir. Ancak tarih boyunca onu himaye eden ve daima ona arka çıkan Batılı büyük devletlerin güdümünde çok tehlikeli ve ciddi bir tehdit olabilmektedir.
Bu bakımdan Türkiye, Doğu Akdeniz’de, Anadolu’da, Çanakkale ve İstanbul Boğazları ile Balkanlar üzerinde yayılmacı, emperyalist emeller besleyen Yunanistan’nınbenimsediği Megali İdea ülküsünü, ülkesinin bütünlüğüne ve dünya barışına yönelik ciddi bir tehdit olarak değerlendirmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1866’da Hariciye Nazırı olan Fuat Paşa:
“Yunanistan’ı unutmamalıyız. Gerçi kendi başına kalınca önemsiz bir ülkedir, ama kuvvetli bir düşman elinde fesat aleti haline gelir!” şeklinde vasiyette bulunmuştur. (Em. General Nurettin Türsan, 3’ncü Baskı 1987, Yunan Sorunu, Ankara. s:58) 
 
 Yunan Yayılmacılığı
 
Hatırlanacağı üzere, Ege’de elde ettiği topraklarla yetinmeyen Yunanistan, Batılı büyük devletlerin teşviki ile ve onların desteğinde, Megali İdea’nın hedeflerinden birini gerçekleştirmek üzere, 1919 ‘da İzmir’e asker çıkarmış ve Batı Anadolu’yu işgale kalkışmıştı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Yunan ordusunu burada ağır bir hezimete uğratarak yenmiş ve Yunanlılar’ın Megali İdea ülküsünü tarihe gömmüştü.
Bu önemli olaydan ders almayan vebir türlü Megali İdea girdabından kurtulamayan Yunanistan, Kıbrıs’ta EOSİS’i gerçekleştirmek üzere 1955-1959; 1963-1974 tarihleri arasında adada, önce İngilizler’e ve hemen ardından Kıbrıs Türk halkına karşı silahlı saldırıya geçmiş; Kıbrıs Türk halkının inatçı direnişi karşısında ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs’a çıkması ile ağır bir yenilgiye uğrayıp amacına ulaşamamıştır.
Yunan tarihinin ünlü kahramanı ve milli şairi Ferros’un, Balkanlar’ın büyük bir bölümünü, İstanbul dâhil Trakya’yı ve Anadolu’nun yarıdan fazlasını, Ege Adaları ile Girit, Rodos, Kıbrıs’ı kapsayan Megali İdea haritasını bastırıp ilk defa dağıttığı 1796 yılından günümüze kadar geçen zaman içinde dünyada köklü değişiklikler ve gelişmeler olmuştur.
Kısaca denilebilir ki, 21’nci Yüzyıl’da baş döndürücü bir hızla meydana gelen değişim ve oluşum, dünyada yeni bir küreselleşme anlayışını da beraberinde getirmiştir.
Yirmi Birinci Yüzyıl dünyası devletlerin bağımsızlığına, egemenliğine, toprak bütünlüğüne saygı göstermeyi; dünyada barış ve istikrarın kurulmasını; insanın temel hak ve özgürlükleri ile demokrasinin kökleşmesini sağlamayı; refah seviyesinin yükseltilmesini öne çıkarmış; milletlerin eski düşmanlıkları bir kenara bırakarak aralarında iyi ilişkiler kurup, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmelerini zorunlu hale getirmiştir.
Bütün bunların yanı sıra, harp silah ve vasıtalarının, insanlığı felakete sürükleyecek ve dünyanın sonunu getirecek boyutta nicelik ve nitelik kazanması dikkate alındığında, 21nci Yüzyıl’da eski imparatorlukların kurulması döneminin kapandığı açıkça görülmektedir. Ayrıca, on milyondan az nüfusu olan; çok sınırlı milli kaynaklara sahip bulunan ve yeterli askeri, siyasi, ekonomik gücü olmayan Yunanistan’nın eski Bizans İmparatorluğu toprakları üzerinde Büyük Helen İmparatorluğu’nu kurması hayalden başka bir şey değildir.
Bu nedenle, Yunan siyasetinin temelini teşkil eden Megali İdea, 19‘uncu Yüzyıl’da miadını doldurmuş ve böylece, 21nci Yüzyıl’da baş döndüren bir hızla değişen dünyada geçerliliğini yitirerek çağ dışı kalmıştır.
Hal böyle olmasına rağmen ,Yunanistan hâlâ bugün, Megali İdea’nın peşinde koşmaktadır. Bu yüzden komşuları ile dostane ilişkiler kuramamakta, dış politikada Batılı büyük devletlerin güdümünden kurtulamamaktadır.. Özellikle, Türkiye’yi ezeli ve ebedi düşmanı olarak gören Yunanistan, “düşmanımın düşmanı benim dostumdur” diyerek, Türkiye’ye hasım ülkelerle yakın ilişkiler içine girmekte; Türkiye’de faaliyet gösteren PKK, THKP-C, MLSPB ve benzeri yasadışı yeraltı örgütlerine ülkesinde harekât ve lojistik destek üsleri sağlayıp, gerekli her türlü yardımı yapmakta;sinsi ve örtülü birşekilde T.C. Devleti’ni ortadan kaldırma gayretlerini sürdürmektedir.
Bugün hâlâ Yunanistan, NATO’da müttefiki olduğu Türkiye’yi kendisine bir tehdit olarak algılamakta; Türklere karşı duyduğu tarihi düşmanlığını devam ettirmekte ve Türkiye’den toprak talep etmektedir. Bugüne kadar, Yunanistan’da bir tek devlet adamı çıkıp da, “ben Kıbrıs’ta ENOSİS’i istemiyorum” diyememiştir. Hatta buna şunu da ekleyebiliriz: “İstanbul üzerinde - kendi tabirleriyle Kostantinopolis – Yunanlılar’ın hiçbir emeli yoktur ve olmayacaktır” sözünü söyleyemez. Bu cesareti gösterecek bir Yunanlı politikacının kolay kolay bulunabileceğini sanmıyorum. Bunları söyleyenler Yunanistan’da ve Kıbrıs Rum toplumu içinde kolaylıkla vatan hainliği ile suçlanabilirler. (4)
Hiç şüphesiz 21’nci Asır, Megali İdea gibi geçmişe dönük büyük hayallere kapılma çağı değildir. Bu çağda bir devletin büyüklüğü topraklarının yüzölçümü ile ölçülmez. Bu çağda büyük devlet olabilmek için devleti yöneten devlet adamlarının ülkenin geleceğine dönük vizyon sahibi olmaları; kısa, orta ve uzun vadede doğru planlar yapabilmeleri ile mümkün olur. Bugün Batılı büyük devletler “savaşan hal” aşamasından, “evrensel hal” aşamasına geçerek toprak emperyalizmine fiilen son vermişler; küreselleşen yeni dünya düzeni içerisinde milletler, paylaştıkları ortak değerler, inançlar, uygulamalar ve kurumlar çatısı altında bir araya gelerek birleşmeye başlamışlardır. Bu gelişmelerin yaşandığı böyle bir çağda Yunanistan’nın izlediği Megali İdea’ya dayalı yayılmacı, emperyalist politika çağdaş dünya görüşüne ve konsepti’ne ters düşmektedir. Bu sebeple Yunanistan’nın çağa ayak uydurabilmesi ve daha güçlü, daha müreffeh bir gelecek kurabilmesi, her şeyden önce, devrini tamamlamış ve modası geçmiş Megali İdea ülküsünü terk etmesi ile mümkün olacaktır. Çünkü toprak ilhakını esas alan Megali İdea, Yunanistan’nın bölgesel ve küresel menfaatlerine büyük ölçüde zarar vermektedir. Hiç şüphesiz 21’nci Yüzyıl’da, Yunanistan’ın ulusal çıkarları Türkiye ile düşman olmayı değil; Onunla siyasi, ekonomik, askeri bağlarını kuvvetlendirmeyi ve  dost olmayı zorunlu kılmaktadır.
 
Sonuç:
1.Yunanistan’nın karşı karşıya bulunduğu bütün sorunların temelinde Megali İdea ve onun öngördüğü EOSİS (Toprak ilhakı)tutkusu yatmaktadır.(5)
2. Batılı büyük devletlerin desteği ile egemen bir devlet olarak tarih sahnesine çıktığı günden beri Yunanistan, Osmanlı Devleti’ne karşı Batı saldırganlığının aleti olmuş ve her zaman Batı Emperyalizmi’ne hizmet etmiştir.
3.Egemen bir devlet olarak tarih sahnesine çıktığı günden beri Türkler’in boğazına sarılan Yunanistan’nın ulusal çıkarları, 21’nci Yüzyıl’da şekillenmekte olan yeni dünya düzeni içinde Türkiye ile dost olmayı zorunlu kılmaktadır.
4.Yunanistan’nın sıkı sıkıya bağlandığı Megali İdea tarihi fonksiyonlarını yerine getirme olanaklarını kaybetmiş; devrini tamamlamış; 21’nci Yüzyıl’ın yeni dünya felsefesi içinde geçerliliğini yitirmiş ve artık Yunanistan’a faydadan çok zarar vermeye başlamıştır.
 
Dip Notları:
1.Megali İdea: Bütün Helenleri kurtarmak ve Yunanistan ile birleştirme politikası olarak tanımlanır. (Bilal Şimşir;1976; Ege Sorunu, Belgeler, Cilt I; 1912- 1913, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara. S:XXX.
2.Sadi Barak; Fetihten Bu Yana; 7Ağustos1974; Milliyet.
3.Bilal N. Şimşir; Aralık 2003; AB, AKP Ve Kıbrıs; Bilgi Yayınevi, Ankara. S: 20.
4.Bülent Ecevit; Nisan2011;Dış Politika Ve Kıbrıs Dosyası;Türk İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara. S:71
5.Turgut Özakman; 15’nci Basım, Mart2012; Çılgın Türkler Kıbrıs; Bilgi Yayınevi, İstanbul S:446

Ali Fikret Atun
( E ) Tümgeneral

 

Sayfamızı Paylaşın:

Etiketler:

Sayfa Yorumları (0 )
  • ...

Yorum Ekleyin